İçimi hava alması için dışarı çıkarıyorum. Siz bana sigara ikram ediyorsunuz. Yakmıyorum… Yanan onca şey varken ve yırtılan ve acıyan ve kırılan onca şey varken üstelik.
Yangından son çıkarılacak bir eşya gibi kalplerinizi alıp geriye yığıntı bırakıyorsunuz.
Ben siz olmayı ne ara başardım bilmiyorum… Bir taş gibi yaşıyorum. Kimin camını kıracağım belli değil.
Oysa içine saksılar dolusu çiçekler eken bir kadındım. Fakat gübrelerinizden soldum. Keşke sulamayı deneseydiniz…
Ben ki hep rengarenk sulardım sizi.
Bir şiir yazmak isterdim. İşte tam da şimdi…
Fakat söyleyeceğim şu;
Sokakları kültablasına çevirdiler
Ne diyordu bir türkü “Yürüyorum dikenlerin üstünde”
O öyle olmuyor işte
Dikene razıyım
Yürüyorum izmaritlerin üstünde
Acıları süpüren de yok.
Bir insanın ciğeri yanar mı hiç? Yanıyor işte. Dumanı ağızdan çıkıyor.
Ve siz buna sigara içmek diyorsunuz…
İçimde hava alması için bir pencere açıyorum. Bu kez taşlamayın lütfen… Herkes birini yerden alıp diğerinin camına fırlatmasın.
Nefes alacak ufacık bir alan bırakın
Ciğerlerimiz tazelensin…