Senin teninde; gökyüzünün ıslığı, incinmenin sureti, annesinin elini bir kez tutabilmiş çocuğun vakti, şehirlerarası gidilen o mezarlıklar var…
Senin teninde; duvağı tabutuna gölge upuzun bir gelin, boğazımıza dizilmiş televizyon haberleri, yaşı kadar bedeninde kurşun taşıyan bir çocuk, kuyulardan kemik sesi gelmesini bekleyen bir baba var…
Senin teninde; güzün bitmeyen kısrak sesi, güneşin teni öpen kâhin dudağı, kadınların evlerinde pencere önü sevinci, gassalı işinden eden bir barış, kirpik lambalarının sarışınlığı, damlardan aşırılan yoksul bir halk, uzun sabah, kısa gece, Mem’in hayali, Zin’in uyandığı masal var…
İncinmenin kendisidir aslında birçok insandan oluşan incinme; bu da senin teninde var.
Varlık Dergisi / 2017