““Küçük bir çocuk gibi davranmayı kes artık” desene bi.”
“Küçük bir çocuk gibi davranmayı kes artık.”
İşe yaradı mı? Yaramadı. Hiçbir zaman yaramaz.
Çünkü bir çocukluk bazen gelecekten daha çok peşinden koşulasıdır… Evet, bunun sebebi yalnızlıktır. Veya kimsesizlik.
“Hiç o kadar yalnız kaldın mı?” diyorsun. Evet, bir “hiç” kadar yalnız kaldığım oldu… Uzun uzun… Kimse benim kadar uzun uzun boş gözlerle bakamaz. Bazen sanki, hiç kimse senin kadar yalnız olamazmış gibi gelir. Bundandır, çocukluğun sonsuz sayılı günlerini arama isteği.
Bir gün üniversitede, Fen Bilgisi Labaratuarı dersinde fizik hocası kasıntı kadın anlatıyordu… Maddeler arasında ısı alışverişi. Boyut değiştirme. İletim. Bir maddenin ısısı diğerine geçebilirdi. Maddelerin ısısı eşitlenene dek bu alışveriş sürerdi. Ve bunun gerçekleşmesi için zaman gerekirdi.
Oysa çocukluğun sıcaklığı, büyüdükçe eşitlenmeyi bırak, saniye saniye tükenir, biter… Ve bu fizik biliminin değil, biyolojinin konusudur.
Büyüklük, çocukluğun iğrenç bir parazitidir.
Önce eşitler, sonra tüketir.
Bu böyledir.